Arıcılık, her yaştan ve kesimden insanın zevkle yapabileceği bir uğraş ve hobidir. Her ne kadar güzel bir hobi olsa da arılar ve arılık ilgi ister, bakım ister. Arılar ve arıcılık hakkında her geçen gün yeni bilgiler edinilmekte, yeni arıcılık metodları geliştirilmekte ve yeni teknolojiler arıcılara sunulmaktadır. 


İnsanlık, balı, lezzetli bir yiyecek olarak keşfettikten sonra, arıları kendi amacı için de kullanmaya başlamıştır. Bal, eski Mısır’da, tanrıların yiyeceği olarak kabul edilirdi, hatta M.Ö. 600’lerde antik Yunan’da arıcılık yapılmaktaydı. Arılar ve onların yaşamı her ne kadar ilgi çekse de, her geçen gün yapılan araştırmalar sonucunda edinilen bilgiler, insanları bir kez daha hayret içerisinde bırakmaktadır. Arılar, yaşamın belki de en temel taşlarından bir tanesidir. Bitkilerin polinasyonlarına yardım etmekte, böylelikle meyve ve sebzeler, evlerimize kadar gelmektedirler. Eğer arılar olmasa idi, birçok bitkide tozlaşma gerçekleşmeyecek ve bitkilerin çoğalması mümkün olamayacaktı.


“Arılar yeryüzünden silinip giderse, insanoğlu yalnızca dört yıl yaşayabilir. Arılar olmazsa döllenme olmaz, hiçbir bitki, hiçbir hayvan, hiçbir insan olmaz.” (Albert Einstein, 1949)


Arıların hayatımızdaki etkilerine örnek olarak;

Besinlerin bir çoğu arıların tozlaşması sayesinde elde edilmektedir. 

Arıların yarattığı ekonomi, bütün dünyada 250 milyar Euro’ya kadar yükselmiştir.

Arılar tarafından tozlaştırılan tarımsal ürünler, yalnızca verimi arttırmaz. Meyve kalitesini de yükseltir. Daha dayanıklıdır ve şekil bozuklukları olmaz.

Kültür bitkilerinin yetişmesi tamamen arıların tozlaştırmasına bağlıdır. (Kakao, çarkıfelek vb.)



Arılar

Kraliçe arı yumurtladıktan sonra arılar, dört evreden geçer. Bunlar;

1) Yumurta

2) Larva

3) Pupa

4) Pupa evresinden çıkan yavru arı beslenerek büyür ve yetişkin bir arı haline gelir. Bir arı kolonisinde dişi, erkek, işçi,ve kraliçe arı gibi hiyerarşik gruplar vardır.

Arı neslinin devamını sağlayan arıya kraliçe arı denmektedir. Bu arının, yumurta atması için daha öncesinden bir erkek arı ile çiftleşmesi gerekmektedir. Çiftleşen kraliçe arı ortalama 4-5 yıl yumurta atabilmektedir. 

Hayvanlar aleminde, sadece birkaç hayvan türü, arılardan daha şaşırtıcıdır. Bunun yanında, arılar sosyal yaşam sisteminde de sınıflara ayrılmaktadır. Karmaşık bir toplumdur. Kraliçe, muhafızlar, ustalar, temizlikçiler, bakıcılar, ısıtma ve soğutma teknisyenleri, casuslar, bal yapıcıları, nektar, polen, su ve reçine toplayıcıları birlikte, sosyal bir yaşam sürdürürler.

Arılarda haberleşme

Karl von Frisch, balarılarının insandan sonra doğadaki en karmaşık iletişim sistemine sahip olduklarını, kanıtlarıyla birlikte ortaya koyduktan sonra, 1973 yılında Nobel Ödülünü kazandı. Dans eden arı, ritmik hareketlerle, bazı kimyasal uyarılar, ses, dokunma ve elektriksel sinyaller kullanarak, diğer arılarla iletişim kurar. Bir besin kaynağı bulan arı, bunu toplamakla yetinmez, koloninin yararlanması için, arkadaşlarına haber verir. Bunun yöntemi, kaynağın yönünü, mesafesini ve ne olduğunu anlatan bir hareket biçimi olan arı dansıdır. Bu amaçla, farklı iki dans yapılır. Bunlar, "dairesel dans" ve "kuyruk sallama" dansları olup; danslar kovanda petek üzerinde yapılır.

İyi bir besin kaynağı bularak, kovanına dönen arı, haber vermek-iletişim kurmak için, "dans pisti" adı verilen özel bir bölgede dans eder. Dans pisti, genellikle girişe yakındır. Bu pist, hava soğuduğunda, kovanın içine doğru kayar ve kovanda çok miktarda iş olduğunda ise, girişe yaklaşır. Serbest asılı duran peteğin yüzeyinin, orta-alt tarafında, dans ederler.